Hayat bazen, duygu ve düşünceler arasında bir denge kurmaya çalışırken çok karmaşık bir hal alır. Hepimiz bir şeyler anlatmak isteriz, ama bazen kelimeler yetersiz kalır. İşte bu noktada, bazılarımız laf etmekten ya da laflamak’tan başka bir çıkış yolu bulamayabiliriz. Herkesin yaşadığı farklı bir bakış açısı, farklı bir çözüm arayışı vardır. Laflamak, bazen her şeyin dışa vurumudur, bazen de sadece bir ifade tarzıdır. Ama aslında laflamak, insanın kendini ve duygularını savunma biçimidir. Şimdi, bu kavramı biraz daha derinlemesine keşfetmek için sizi bir hikâyeye davet ediyorum…
Laflamak Ne Anlama Gelir?
Ayşe ve Burak, uzun zamandır birlikte olan bir çiftti. Birbirlerini seviyor, bazen anlaşmazlıklar yaşasalar da, çözüm bulmakta zorlanmıyorlardı. Fakat bir gün, küçük bir konu yüzünden büyük bir tartışma çıktı. Ayşe, Burak’a, “Sen hiç beni anlamıyorsun!” dedi. Burak ise çözüm odaklı bir şekilde, “Sana yardımcı olabilirim, ama önce neyi yanlış yaptığımı bana anlatmalısın.” diye yanıtladı. Bu konuşma, Ayşe’nin içine adeta bir kıvılcım gibi düştü. Kendi içinde, ne kadar duygusal ve anlayışlı olsa da, Burak’ın bu yaklaşımını bir türlü kabul edemedi.
Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı
Burak, her zaman çözüm arayan bir insandı. Duygusal bağlamda fazla derinlere inmeyen, daha çok pratik düşünmeye ve bir şeyleri hızlıca çözmeye çalışıyordu. Ayşe ona ne kadar bağırsa da, Burak aslında sadece bir şeyleri düzeltmeye odaklanmıştı. “Bunu yapmalıyız, şunu yapmalıyız!” diyerek, çoğu zaman Ayşe’nin hislerini göz ardı ettiğini fark etmiyordu. Burak, her şeyin mantıklı bir çözümü olduğunu düşünüyordu, ama Ayşe’nin içindeki duygusal fırtınayı anlamak, Burak için oldukça zordu.
Burak’ın bu yaklaşımını, erkeklerin çoğunun benzer şekilde sergilediğini söylemek mümkün. Genellikle sorunları çözme ve pratik bir sonuca varma isteği, erkeklerin duygusal iletişimde daha az yer almasına sebep olabiliyor. Bu, laflamaktan kaçınma biçimidir aslında; kelimeleri ve duyguları çözümle ifade etmeye çalışma çabasıdır.
Kadınların Empatik Yaklaşımı
Ayşe, Burak’ın çözüm odaklı yaklaşımına tepki göstermişti, çünkü bazen laflamak, bir kadının duygusal boşalımıdır. Kadınlar genellikle ilişkilerinde daha empatik ve ilişkisel bir yaklaşım sergiler. Ayşe, Burak’a sadece “Sen hiç beni anlamıyorsun!” demekle kalmıyor, aynı zamanda duygusal olarak ifade ettiği sıkıntılarını da dile getirmek istiyordu. “Benimle ilgilen, ne düşündüğümü ve ne hissettiğimi anla,” diyor, ama Burak buna pek bir cevap veremiyordu.
Kadınlar bazen bu şekilde laflar atarlar, çünkü söyledikleri şeyler, onları rahatlatır. Bir sorun hakkında laf almak, duygularını paylaşmak ve başkalarının da bu duygulara tepki göstermesini sağlamak, onlar için bir rahatlama aracıdır. Burada laflamak, karşısındaki kişinin anlaması için yapılan bir çağrı gibidir. Fakat erkekler bu yaklaşıma genellikle anlam veremezler, çünkü çözüm arayışları, duygusal derinliklere inmektense, pratik ve mantıklı çözüm önerileri üretme yönündedir.
Laflamak, Duyguların Yansımasıdır
Ayşe ve Burak arasındaki tartışma, bir şekilde sona erdi. Burak, Ayşe’nin laflamakla ne demek istediğini anlamaya çalıştı. Ayşe ise, Burak’ın sadece çözüm aramak yerine, ona empati göstermesini bekliyordu. Sonunda Burak, “Beni dinledikten sonra sana nasıl yardımcı olabileceğimi anlatacağım” dedi ve Ayşe’nin kalbini biraz olsun kazandı. Buradaki süreç, laflamanın aslında ne kadar önemli bir işlevi olduğunu gösteriyordu. Laflamak, birinin size karşı duygusal bir açıklama yapma biçimiydi; hem karşı tarafı anlamak hem de kendi içsel çatışmalarımızı dışa vurmak için bir yoldu.
Sonuç olarak, laflamak, sadece bir kızgınlık ifadesi değil; duygusal bir boşalma ve anlaşılma isteğidir. Erkekler ve kadınlar arasındaki farklı bakış açıları, iletişimdeki en büyük engellerden biridir. Ancak bu farklar, birbirimizi anlamaya başladığımızda daha da güzel bir hale gelir. Laflamak, bazen çözüm bulma isteğinden çok, yalnızca duyulma ve anlaşılma ihtiyacıdır. Eğer bu farkları fark edebilirsek, ilişkilerimizde daha sağlıklı bir iletişim kurabiliriz.
Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Laflamak, bir iletişim biçimi olarak gerçekten anlamlı mı, yoksa gereksiz bir patlama mı? Yorumlarınızı bizimle paylaşın, birlikte konuşalım!