İsos Nedir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından İnceleme
İsos, son zamanlarda sıkça duyduğumuz bir terim olmasa da, aslında yaşadığımız toplumun farklı kesimlerinde gündelik hayatın bir parçası haline gelmiş bir kavramdır. Özellikle toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden bakıldığında, İsos, aslında çok daha derin ve karmaşık bir olgudur. Çoğu zaman sokakta, işyerinde veya toplu taşımada gözlemlediğimiz küçük ama önemli ayrımların, çoğunlukla bilinçli ya da bilinçsiz olarak yerleşmiş normlardan kaynaklandığını görürüz. Peki, İsos nedir ve nasıl bir etki yaratır?
İsos ve Toplumsal Cinsiyet
İsos, genel anlamda, bireylerin toplumdaki yerlerini ve kimliklerini belirlerken karşılaştıkları haksız ayrımcılık ya da dışlanma biçimlerini ifade eder. Bu ayrımcılığın temelleri çoğu zaman toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden beslenir. Kadınlar ve erkekler arasındaki toplumsal roller, sadece evde ya da işyerlerinde değil, sokakta, toplu taşımada ya da sosyal etkileşimde de kendini gösterir. Bir kadının geceleyin yalnız bir sokakta yürürken yaşadığı tedirginlik, bu eşitsizliğin somut bir örneğidir. Aynı şekilde, bir erkeğin duygusal bir boşalma yaşaması veya duygu gösterdiğinde, toplumun onu nasıl yargıladığı da toplumsal cinsiyet rollerinin baskısını gösterir.
Bir gün akşam işten dönerken otobüs durağında yaşadığım bir olayı hatırlıyorum. Yanımda bekleyen bir grup kadından biri, işe gitmek için başka bir otobüse binmesi gerektiğini söyledi. Ancak o otobüs, o saatte sadece erkeklerin kullandığı bir hat üzerindeydi. Kadın, bu yüzden birkaç dakika boyunca otobüsünün gelmesini bekledi. Bu durumu, toplumsal cinsiyetin bir sonucu olarak görebiliriz; çünkü güvenliğin genellikle kadınlar için daha büyük bir sorun olduğunu gösteriyor. Çeşitli gruplar, bu tür İsos deneyimleriyle günlük yaşamlarında karşılaşıyor ve bunun sonucunda daha farklı sosyal zorluklar yaşıyor.
Çeşitlilik ve İsos
Çeşitlilik, sadece toplumsal cinsiyetle değil, aynı zamanda ırk, etnik köken, engellilik durumu ve sosyal sınıf gibi faktörlerle de ilgilidir. İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde yaşarken, bu çeşitliliği gözlememek neredeyse imkansız. Sokakta yürürken, farklı etnik gruplardan gelen insanları görmek, onların giysileri ve konuşmaları üzerinden toplumda ne kadar farklı statülerle etkileşime girdiklerini anlamak kolaydır. Mesela, bir grup genç, çeşitli etnik kimliklere sahip arkadaşlarla sohbet ederken, aralarındaki iletişimde bazen ses tonları ya da kelimeler üzerinden bir ayrım hissedebilirsiniz. Bu ayrımlar, bir çeşit İsos deneyimi olarak toplumsal yapıya yansıyan dışlamayı simgeler.
Bir başka örnek olarak, engelli bir bireyin toplu taşıma aracına bindiği anda karşılaştığı tutumları ele alalım. Çoğu zaman, engelli bireylerin ihtiyaç duyduğu erişilebilirlik, sadece fiziksel değil aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Bir otobüse binen engelli bir birey, sıklıkla etrafındaki insanların bakışlarıyla karşılaşır. Bu bakışlar, o kişinin “farklı” olduğunu ve toplumda genellikle yer bulamayacağını gösteren sessiz bir ayrımcılıktır. Bu tür küçük ayrımlar, İsos’un toplumda nasıl kendini gösterdiğinin başka bir örneğidir.
Sosyal Adalet ve İsos
Sosyal adalet, toplumun her bireyinin eşit fırsatlar ve haklar çerçevesinde yaşaması gerektiği anlayışıdır. Ancak, İsos genellikle bu eşitliği bozan, fırsat eşitsizliklerini pekiştiren bir olgudur. İşyerinde, özellikle kadınların ya da LGBTQ+ bireylerin karşılaştığı engeller, bu sosyal adalet eksikliğini gözler önüne serer. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım, çalıştığı şirkette terfi alacağına kesin gözüyle bakarken, yöneticisinin neden kendisini tercih etmediğiyle ilgili olarak “Kadın olduğun için seni tercih etmiyorlar,” diye bir yorum yapması çok üzücüydü. Bu tür örnekler, İsos’un, toplumsal cinsiyet, sınıf ve diğer etnik kökenlerden bağımsız olarak sosyal adaleti nasıl olumsuz yönde etkileyebileceğini gösteriyor.
Sosyal adaletin bir parçası olarak, toplumsal grupların birbirlerine karşı daha duyarlı olması, İsos’un etkilerini minimize edebilir. Bir birey, yalnızca kendi kimliğini değil, aynı zamanda başkalarının kimliklerini de kabullenmeye ve eşit haklar talep etmeye başladığında, toplumda daha adil bir düzen kurulabilir. Gerek toplu taşıma araçlarında, gerekse sokakta, birbirimize duyduğumuz saygıyı ve anlayışı arttırmak, küçük ama anlamlı adımlar atmak, toplumsal adaletin temellerini sağlamlaştırabilir.
Sonuç: İsos ve Toplumun Değişen Yüzü
İsos, görünürde basit bir ayrımcılık gibi gözükse de, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden bakıldığında çok daha derin ve çok boyutlu bir olgudur. Günlük yaşantımızda karşılaştığımız bu ayrımlar, bazen farkında bile olmadığımız şekilde bizi etkileyebilir. Ancak, bu olguyu anlamak ve üzerinde düşünmek, sadece kendimiz için değil, toplumun her kesimi için daha adil bir ortam yaratmamıza yardımcı olabilir. Başkalarına karşı duyduğumuz saygı, onların kimliklerine ve hayatlarına duyduğumuz empati, bu toplumsal yapıyı dönüştürmek için en güçlü araçlardır.